Bir Hayalim Var

Evrensel Bir Çağrı

Merhabalar bu yazıyı akşam haberlerinde gördüğüm bir başlıktan esinlendiğimi itiraf etmek istiyorum, haberi gördüğümde bu olağanüstü adamın ne kadar cesur olduğunu ve hayatının ne kadar ilham verici olduğunu düşünmeden edemedim. Bahsettiğin kişi Martin Luther King. 

Bu yazıda sizlerle hayallerin, özgürlüğün ve dönüşümlerin insan hayatındaki öneminden ve şaşırtıcı derecede büyük olabilecek etkilerinden bahsedeceğiz. Hepimizin içinde taşıdığı o büyük hayal, dünyayı daha iyi bir yere dönüştürebilecek kıvılcımı barındırıyor. Hepimizi Martin Luther King Jr.'ın "Bir Hayalim Var" diyerek başlattığı umut dolu harekete, başka bilge düşünürlerin öğretileriyle birlikte onları aynı ruhta birleştiren ilkeleri anlamaya ortak çağrılarına kulak vermeye davet ediyorum.

O halde King'in o ölümüz konuşmasından bir alıntıyla başlayalım: "Bir hayalim var benim! Gün gelecek, dört büyük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerinin yapısına göre değerlendirilecekleri bir ülkede yaşayacaklar."

Bu sözler, sadece King'in kendi coğrafyasındaki ve dönemindeki toplumsal sorunları işaret eden ve onları çözümlemek için yapılmış bir çağrı değil; hepimiz için evrensel bir mesajın temsili. 

Peki, biz bu hayali yaşıyor muyuz? Kendimize ve başkalarına karşı daha anlayışlı ya da daha adil miyiz? Hayallerimizi gerçekleştirmek için öncelikle neyi değiştirmemiz gerekiyor? Nelerden vazgeçmeli, neleri bırakmalı ne zaman düştüğümüz kuru topraktan bir demet gül ile kalkmalıyız?

Büyük veya küçük fark etmez hayal etmek sonsuz ve gerçek bir ihtiyaç. Hayalleri olmadan kişinin dönüşümü mümkün olamaz. Hayallerimizin gerçekleşmesi ise bizlerin bireysel dönüşümü ile başlar.

Bu konuda Gandhi şunları söylüyor "Dünyada görmek istediğin değişim sen ol"

Gandhi'nin bu mesajı, değişimin dışarıdan bir güç ile değil, kendi içimizden, öz irademizin istediği ile başladığını hatırlatır. King de hayalini ifade ederken, öncelikle bireylerin kendi zihinlerindeki önyargı zincirlerini, kalıpları kırmaları gerektiğini vurguluyordu.

Şimdi, kendi hayatlarımızda bu mesajı nasıl uygulayabiliriz? İçimize dönüp korkularımızı ve önyargılarımızı sorgulama cesaretini gösterebilir miyiz? Yoksa elimizde anahtarını tuttuğumuz, ayaklarımıza vurulan prangaları suçlamaya “ah şu prangalar olmasa” demeye devam mı edeceğiz?

Hayalden Gerçeğe: Zorlukları Aşmak

"Özgürlük, tüm zincirleri kırarak değil, zincirlerin seni nasıl tuttuğunu anlamakla başlar." Diyor Buda.

Öncelikle hangi korkularımızın bizi geri tuttuğunu anlamalı ve bu korkuların üzerine gitmeliyiz. Toplum baskısı, reddedilme korkusu, hata yapma korkusu, yetersizlik veya sevilmeme hissi. Varsın öyle olsun el alem konuşsun, hatalar yapılsın, reddeden biri varsa kapıyı önceden çarpıp çıksın, değişim birçok zaman yerle bir olmak ile başlar ardından dönüştüğünüz kişi yeni ve güzel şeylere kucak açar.

Biz bu engelleri fark edip kendimiz ile bu anlaşmayı imzaladığımızda hayalimizi gerçekleştirme yolundaki ilk adımı atarız.

Hayallerimiz büyük ya da küçük olabilir, ama ilk adımı atmadıktan sonra kesin olan tek şey onların gerçek olmayacağıdır, belki kendi hayalinizi gerçek kıldığınızda başkalarının hayallerine dokunup onlara ruh verebilecekken sırf bilinmezlik korkusu ile geri çekilmeniz bu hayallerin de hayallerin de solmasına sebep olabilir.

Canım okurum, görüyoruz ki Martin Luther King Jr., Gandhi, Şems-i Tebrizi, Mevlana ve daha nice bilge insan bizlere ısrarla aynı mesajı veriyor: Değişimini kendin için ve kendi içinde başlat ilmek ilmek ör onu senin değişim kıvılcımın başka kıvılcımlar ile bir olsun, ateş olun, birbirinizi ısıtın, birbirinize umut olun. 

Tüm bunların ardından bir kağıt ve kalem alın ve şu soruları yazın:

• En derin hayalim nedir?

• Bu hayali gerçekleştirmek için hangi küçük adımı atabilirim?

• Hangi korkularımın beni geri tuttuğunu fark ediyorum?

Unutmayın, Martin Luther King Jr.’ın dediği gibi: "İlk adımı atmak için tüm merdiveni görmek zorunda değilsiniz."

Sevgiyle kalın, hayallerinizin peşinden cesurca gidin.